"sonunda küçük prensin gezegeninde, öteki gezegenlerde olduğu gibi, iyi ve kötü bitkilerin var olduğunu öğrendim. iyi bitkilerin tohumları daha iyi, kötü bitkilerin tohumlan daha kötü oluyormuş. ama bu tohumlar göze görünmüyormuş.
toprağın kuytularında gizlenmiş dururlarken arada bir birkaçının uyanacağı tutarmış. bu tohum başlangıçta biraz çekingenlik gösterse de. kendi halinde güneşe doğru uzamaya başlarmış. eğer bu bitki yalnızca bir turp ya da bir gül goncası olsa büyümesinde hiçbir sakınca yokmuş. ama öyle kötü bitkilerdense hemen ortadan kaldırılmalıymış. şu sıralarda küçük prensin gezegeninde çok korkunç bir bitkinin tohumları sarmış ortalığı. baobap tohumlarıymış bunlar. toprağın içi bunlarla doluymuş. fark etmekte biraz geciktiniz mi, iş işten geçer, bir daha onlardan kurtuluş olmazmış. bütün gezegeni sararlar, kökleriyle de içerden sıkıca kavrarlarmış. eğer bir de gezegen küçücük, baobaplar da çok sayıdaysa işte o zaman ufalanıverirmiş gezegencik..."
le petit prince
türkiye'nin içinde bulunduğu duruma benzetiyorum.. baobaplar köklerini salıyorlar kimse fark etmeden.. tohumlar göze görünmüyorlar.. kadrolaşıyorlar sinsice.. eğitim alanında, sağlık alanında.. bir gün bir bakmışsınız, iş işten geçmiş.. bütün ülke çoktan sarılmış, parçalanacak.. sonrası var.. sonrası çok bulanık.. sonrası çok karanlık..
Cumartesi, Şubat 02, 2008
baobap tehdidi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder