Perşembe, Mart 20, 2008

kaçan kovalanır

gücümün yettiğince arkasından koşuyor bir yandan da avazım çıktığı kadar bağırıyordum.. fakat arkasını dönüp bir kere bile bakmamıştı vurduyduymaz biri gibi.. o sırada sokakta olanlar bana acıyan gözlerle bakıyor; bu iç burkan sahneyi sanki bir drama sahneleniyormuşcasına izliyorlardı.. utanamazdım, utanmaya vaktim yoktu.. zaten oradaki insanlar da her gün böyle bir olay gördüklerinden artık ilgilerini yitirmişlerdi.. halbuki bir daha böyle yapmamaya söz vermiştim.. bu iğrenç alışkanlığımdan vazgeçmek için elimden geleni ardıma koymamıştım.. ama kahretsin ki yine olmuştu.. istemeden de olsa olmuştu bir kere.. ama şimdi hem utanmak hem de üzülmek için çok geçti.. arkasından bağırıyordum ve beni duymuyordu..
- lütfen duuur! lütfeeeen..

çok hızlı uzaklaşıyordu ve ben üzerimde takım elbise, sırtımda sekiz kiloluk çanta, elimde dizüstü bilgisayar tavşan kovalayan bir kaplumbağa hızında ilerliyordum.. simsiyah saçları güneşte parlıyor ve giydiği askılı yeşil bluzun açıkta bıraktığı omuzlarına bir meleğin dokunuşu narinliğinde dökülüyordu.. arkasından koşarken bunları düşünüyordum.. fakat neden beni duymak istemiyordu.. sol omzundaki melek dövmesinin artık bir anlamı yok gibiydi..
-sen benim meleğimsin, kurtarıcı meleğim, hadi ne olur bir kez dön bak, ne olur?

neden arkasını dönüp de bana bakmıyordu.. son bir şans daha.. şans bir kez daha yüzüme gülsün istedim.. o an “tanrı eğer varsa şimdi buna müdahale etmeli yoksa hayatım kararacak, yoksa yaşamımın bir anlamı kalmayacak” diye düşünüyordum.. “vallahi namaz da kılarım, hacca da giderim lan” diye ekledim.. tam “yok lan o kadar da değil” diyeceğim sırada, evet tam o sırada, bir anda arkasını döndü.. beni yaklaşık 20 metre geriden kan ter içinde koşarken gördü.. eminim o an gözüne çok komik görünüyordum.. ama inanın dostlar o sırada şener şen gibi çıplak koşmak zorunda kalsam bile utanamazdım.. hayatımın geri kalanı buna bağlıydı.. bir süre beni izledi, izledi ve artık dayanacak gücümün kalmadığını gördüğünde hemen önündekilere bir şeyler söyledi..

arkadaşlarımın bütün baskılarına rağmen, yetiştiririm deyip de bitirme ödevinin sunumunu hazırlamayı son geceye bırakıp, geç yattığım için sabah telefonun çalar saatini duymamam sonucu geç kalkmıştım.. halbuki kendime söz vermiştim, bundan sonra bu son güne bırakma alışkanlığımdan vazgeçecektim.. uyandığımda sunuma 45 dakika kalmıştı.. apar topar hazırlanıp evden çıktım ve tam sokağın sonundaki durağa doğru gidiyordum ki otobüsün kalkmak üzere olduğunu görüp koşmaya başladım çünkü bir sonraki otobüs 25 dakika sonraydı..

durağa gelmeme yakın otobüs hareket etmeye başladı.. şoför beni görmüyor ve bağırışlarımı duymuyordu.. son umudum otobüsün arka tarafındaki yeşil bluzlu kızdı.. hayatımı kurtaracak melek oydu.. ve ne mutlu ki uzun uğraşlar sonunda sesimi duyurabildim.. ne mutlu ki arkasına baktı ve önündeki yolculara şoförü uyarması için talimat verdi..

otobüs durdu..